8 Aralık 2016 Perşembe

Kilo Verememe Sebepleri


 Kilo verememenizin birkaç sebebi olabilir:

- D vitamini seviyeniz düşüktür.

- Demir seviyeniz düşüktür.

- Magnezyum seviyeniz düşüktür.

- İnsülin seviyeniz yüksektir.

- Troid hormonunuzda bir sorun vardır. (Diyete başlamadan önce mutlaka D vitamini, B12 vitamini,Troid hormonları açlık insülini demir ve diğer biyokimya ve hemogram tahlillerinizi yaptırın)

- Yemek saatlerinizi doğru ayarlayamamışsınızdır.

- Hazır yoğurt tüketiyorsunuzdur (çoğunun içeriğinde nişasta olduğundan beslenmeyi etkisiz hale getiriyor)

- Doğal olmayan gıdaları tüketiyorsunuzdur (Ne yazık ki doğal olmayan birçok gıda hormonal ilaç içeriyor, bu da kişilerin kilo vermesini engelliyor)

- Düzenli spor yapmıyorsunuzdur.

- Sporu yeterli süre boyunca yapmıyorsunuzdur.

- Arada küçücük de olsa kaçamaklarınız vardır.

- Yemekleri pişirme şeklinizde hata vardır. (Yanlış pişirilen besinler trans yağ içerir)

- Uyku saatleriniz yanlıştır.

- Kabızlık sorununuz vardır (lifli gıdaları az yemek ve az yağlı tüketmek bu soruna neden olur)

- Tuz tüketiminiz fazladır ve yanlış tuz kullanıyorsunuzdur.( kaya tuzu kullanmalısınız )

- Akşam yemeklerinizi doyana kadar değil tıka basa yiyiyorsunuzdur.

-yediğiniz gıdaların bazılarına intöleransınız yani allerjiniz vardır

Çözüm önerileri:

- Tahlil yaptırıp kan değerlerinizi görün.düşük olan d vitamini ,b12 ve demir seviyeleriniz varsa yükseltin

- Spor yaparken süre tutun

- Yediklerinizin resmini çekip, yediğiniz saati de belirterek grupta paylaşın.Böylece yediklerinizde bir hata olup olmadığını hep beraber kontrol ederiz.

- Köy yumurtası, köy tavuğu, köy tereyağı, evde yapılmış yoğurt vs tüketin.

- Hazır alıyorsanız doğal yada ev yapımı gıdalara yönelin.

- Her gün düzenli yürüyüş yapın.

- Kaçamak dediğimiz küçük atıştırmalıklardan kesinlikle yapmayın.

- Yemekleri Karatay beslenmesine uygun şekilde pişirin.

- Karatay diyetinde uykuda da kilo verme mümkün olabildiğinden, uyku saatlerinizin düzenli olması gerekiyor. Bu nedenle akşam en geç 11:30 gibi uyuyup sabah erken kalkmak çok önemli. Gece saat 2 ve 5 arası LEPTİN HORMONU salgılanır ve yağlarımızın yanmasını sağlar

- Lif içeren sebzeleri öğününüzde bol bol tüketin.

- Yağı kesinlikle kısıtlamayın, bol sağlıklı yağ tüketin çünkü Karatay diyeti kalori hesabına dayalı değildir. Vücuda giren faydalı yağ (soğuk sıkım zeytinyağı, köy tereyağı,kuyruk yağı tüketin), bağırsakların düzenli çalışmasını da sağlar. Kahvaltıda yediğiniz domates, salatalık gibi sebzelere de bol yağ koymayı unutmayın. Sebzeleri mutlaka mevsiminde tüketin

- Kullandığınız tuz miktarını az tutun ve mutlaka evinizdeki küçük tahta ya da cam değirmenlerde toz haline getirdiğiniz kaya tuzu kullanın. Diğer tuzçeşitleri ödem yaparak kilo vermenizi imkansız hale getirebilir.

- Sabah kahvaltıları tam ve doyurucu olacak şekilde, yüzde yüz karatay kahvaltısı olmalı. Ancak akşam yemeklerini kısıtlı tutun ve az yiyin. Bu şekilde daha hızlı kilo verebilirsiniz.

Kaynak: Karatay Lezzetleri Sayfası


7 Aralık 2016 Çarşamba

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

haydar-colakoglu-yolo-uygulama

Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.

YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.

YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.

haydar-colakoglu

YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor. 

haydar-colakoglu-teb-genel-mudur

Haydar Çolakoğlu teb genel müdür

haydar çolakoğlu kimdir

Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;

“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.

YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir. 

Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.

haydar-colakoglu-yolo-turkiye

Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.

Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”

GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

5 Aralık 2016 Pazartesi

Kırmızı Lahana Salatası







Kırmızı lahanayı doğrayıp bol kaya tuzu ekleyin. Derin bir kapta ovun. Sonra kırmızı lahanaları bir kavanoza doldurun. Ağzına kadar üzüm sirkesiyle doldurup salata yapmaya hazır hale getirin. İsteğe göre roka, maydanoz, marul, havuç ekleyerek salata yapabilirsiniz.




3 Aralık 2016 Cumartesi

Karnıbaharlı Çubuk Ekmekler (Unsuz)




• 1 adet küçük boy karnabahar
• 4 adet yumurta
• 3 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri veya eriyen başka bir doğal peynir ben dil peyniri kullanıyorum yada mozarella
• 1 yemek kaşığı kekik...
• 4 diş sarımsak
• 1 çay kaşığı tuz
• 1 çay kaşığı karabiber
• 1 yemek kaşığı zeytinyağı
• Hazırlanışı
• 1- Karnabaharı temizleyip çiçeklerini kesin.
• 2- suda haşlayın yada buharda pişirin, tel süzgeçte suyunu iyice süzdürün
• 3- Karnabaharlar piştikten sonra derin bir kase içine koyun ve soğumasını bekleyin.
• 4- Üzerine rendelenmiş Kaşar peyniri, yumurta, kekik, ezilmiş sarımsak, deniz tuzu, karabiber ve zeytinyağı ilave edip karıştırın.
• 5- Hazırlanan karnabahar harcı ikiye bölüp yağlanmış tepsiye yayın.

• 6- Önceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık 25 dakika pişirin.
• 7- Üzerine tekrar 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri serpip 5 dakika daha pişirin. İstenirse susam yada çörek otuda serpilebilir
• 8- Fırından çıkardıktan sonra uzun çubuklar şeklinde doğrayın. Servis tabağına alıp ılık veya sıcak olarak servis yapın.


Kaynak: Facebook Karatay Lezzetleri Sayfası 


Karnıbahar Ekmeği



• 1 küçük boy karnabahar
• 2 yumurta
• 0,25 su bardağı doğranmış maydanoz...
• 0,25 su bardağı doğranmış dereotu
• 0,5 limon suyu
• 1,5 çay kaşığı tuz
• 1 çay kaşığı karabiber
• 1- Karnabaharı temizlendikten ve doğrandıktan sonra bir miktar suda 5 dakika haşlayın.
• 2- Haşlanmış karnabaharı rondo’dan geçirilip bir süzgeçte suyunu iyice süzün. Karıştırma kabına alın.
• 3- İçine yumurta, maydanoz, dereotu, limon suyu, tuz ve karabiberi ekleyip hamur kıvamına gelene kadar karıştırın.
• 4- Yağlanmış fırın kabına t 1’er mandalina büyüklüğünde topları yuvarlak şekilde yayın. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında üzeri kızarana kadar 10 dakika pişirin.
• 6- Pişen karnabahar sandviç ekmekleri aralarına istediğiniz malzemeyi iki veya üç kat yerleştirip servis edebilirsiniz.

not : Karışıma biraz lor ve ince kıyılmış taze soğan eklenincede mücver gibi oluyor. Oda farklı bir lezzet, doyurucu ve sağlıklı.

Not:(Tarifte pişirme kağıdı kullanılmış, Karatay mutfağında kullanılmıyor.)

Kaynak: Facebook Karatay Lezzetleri Sayfası

2 Aralık 2016 Cuma

Yemek Yemek Hakkında Her Şey




Fazla yemek yendiğinde, mide hazım için daha çok enzime ihtiyaç duyar. Enzim üretmek vücut için oldukça güç olmakla beraber, kıymetli maddeler gerektirir. Sağlıklı bir insanın midesi 200-250 gr. yemeğin birinci hazmını, besinlere ve kişinin hazım gücüne göre 3-4 saat içinde gerçekleştirebilir. Bu miktarda yemeği hazmetmek için kalp zorlanmadan rahatça çalışacaktır. Bunun 2 katı yemek yendiğinde, yemeğin hazmedilmesi ve fazlalıkların kısmen depolanarak, kısmen çıkartılması için, kalbin 4-6 kat daha fazla çalışması gerekecektir.

Bu işlem yalnız Kalbi değil, besinleri hazmetme, depolama ve fazlalıkları vücuttan uzaklaştırmakla görevli diğer organları da yıpratır. Genç bir insan fazla yemek yediğinde, vücudu kuvvetli olduğundan hazmederek, fazlalıkları dışarı atabilir. Ancak fazla yemek alışkanlık halini alır ve zorlanma devam ederse, bu kuvvet tükenir, fazlalıkların giderek daha artmasıyla, vücutta depolar oluşur. Depolar dolduktan sonra, atıklar kanla birlikte dolaşmaya başlar, böylece kan ağırlaşır, kan dolaşımı yavaşlar. Kandaki ağırlaşan atıklar, damarlarda birikmeye ve zamanla damarları tıkamaya başlar. Daralmış damarlardaki kan, organları yeteri derecede besleyemeyecek kadar azalır. Beslenemeyen organlar beyne "biz açız" uyarısı gönderir, beyin de bu çağrıya cevap olarak iştahı çoğaltır. Bu, insanı daha da çok yemeye zorlar. Yedikçe kandaki fazlalıklar ve damarlardaki tıkanıklıklar çoğalır. Kan daha da koyulaşır, organların açlık hissi daha da artar. Bu kısır döngü devam ederken, insanlarda konsantrasyon, hafıza, düşünme, anlama ve öğrenme yeteneği azalmaya, hastalıklar birer birer kendini göstermeye başlar.

Çoğu insanlar fazla yemenin bedelini, aşırı şişmanlıkla ve şişmanlığın beraberinde getirdiği hastalıklarla öderler. Kimileri de, ne kadar yerse yesin, hep zayıf kalır. Bunlar kendi durumlarının şişmanlardan daha iyi olduğunu zanneder. Ancak çoğu zaman onların durumu şişmanlarınkinden daha tehlikeli olabilir. Çünkü fazlalıklardan oluşan atıklar, ilaçlar, toksinler ve katkı maddeleri şişmanların vücudundaki yağlarda depolandığı için, organların tahrip olması kısmen de olsa önlenebilir. Ancak zayıfların, kan vasıtasıyla bütün vücutlarını dolaşan toksinler, ateş, öksürük, terleme, nezle, kusma, ishal, sivilce, çıban gibi yollarla dışarı atılırken, bu ağır işlemler hem organlarını yıpratır, hem de eklemlerde, kaslarda ve organlarda depolanarak, ağrıya, enfeksiyona, kistlere ve genetik değişimlere (mutasyonlara) sebep olur. Bu tip insanlar genelde sık hastalanan, sıkıntılı ve asabî insanlardır.

Günde Kaç Öğün Yemek Gerekir?

Eskiden Hekimler "Hastalık nedir?" sorusuna; "Yediğini sindirmeden ikinci bir yemek yemektir", diye cevap verirlermiş. Hastalıkların temel nedenlerinden biri, hazmın tamamlanmasını beklemeden, yemeğin üstüne başka bir şey yemektir. Sindirim sistemi belli kurallarla çalışır. Bu kurallara göre, 200-250 gr. miktarında bir yemek, midede 3-4 saatte hazmolur ki, buna birinci hazım denir. Yemeğin cinsine, miktarına ve ağırlığına göre, birinci hazmın süresi 6-10 saate kadar uzayabilir. Hazım tamamlanmadan yenen ufacık bir lokma dahi, midenin hazım sürecini bozar. Bu bir lokma, önceki yemekle karıştığında, hazmolamayacağı için mayalanmaya ve çürümeye başlar. Önceki yemeği de bozup, çürüterek midede yanma, ekşime ve şişkinliğe sebep olur.

Aslında, ilk hazımdan değil, üçüncü hazımdan sonra, yani besinler kandan hücrelere geçtikten sonra, ikinci bir yemek yenebilir. Yani günde iki defa yemek insan için yeterlidir. İçme konusunda da ölçü aynıdır.

Günümüzde insanlar, günün büyük bir kısmını sürekli çiğneyerek geçiriyorlar. Yolda yürürken, sokakta konuşurken, ders çalışırken, sürekli bir şeyler atıştırarak, vücutlarını çöplüğe çeviriyorlar. En önemli sağlık kuralı ve bütün hastalıklara deva olan yegane ilaç, iyice acıkmadan yememektir.

Karışık Yemenin Zararları
Mizaca uymayan veya birbirine uygun olmayıp, hazmı için ayrı enzimler gerektiren yemekler, birbiriyle karıştığında, hazmolamadan çürür. Mesela, karbonhidratlar ile proteinler, süt ürünleri ile balık, birkaç inekten sağılarak karıştırılan süt, karışık et (örneğin, aynı cinsten iki farklı hayvanın eti, bir hayvanın eti ile bir diğerinin yağı, dana ile tavuk eti veya aklınıza gelebilecek herhangi bir et kombinasyonu), balık ile et, karışık yağlar (örneğin, koyun ile tavuk yağı, katı yağ ile sıvı yağ) birbirlerine zıttır. Çünkü bunların parçalanabilmesi için ihtiyaç duyulan enzimler birbirine zıttır. Bu zıtlık, enzimlerin üretilmesine engel olur, ya da üretilmiş enzimlerin birbirini yok etmesine sebep olur, yenen yemek hazmolmadan çürümeye başlar. Bu, midede saatler süren bir işlemdir ve bağırsaklarda da devam eder. Yemekten sonra kanda lökosit sayısının yükselmesi bu sebeptendir.

Çürüme veya mayalanma sonucu oluşan zehirli ve asitli kalıntılar, sinir hücrelerini doğrudan etkileyerek, bağırsakların hareketini yavaşlatır. Bağırsaklarda toplanan kalıntılar, bağırsakları genişletir, cepler oluşturur. Bu ceplerde dışkısal taşlar meydana gelir ve yıllarca atılmadan kalabilir. Beslenmedeki hata devam ettiği süre içersinde, bağırsaklar daha da ağırlaşır, hareketi daha da yavaşlar ve kabızlık meydana gelir. Bağırsakların duvarları kanalizasyon boruları gibi zehirli, yağlı atıklarla kaplanır. Bu noktadan sonra vücudun intoksikasyonu (toksinlerle dolması) hızla artmaya başlar. Vücut, direncini kaybeder, halsizleşir, bağırsaklarda sürekli gaz oluşur, uyku ve tembellik artar. Çürüyen veya mayalanan yemek artıkları bağırsağı zehirleyerek, kana karışır. Bu atıklar kandan bütün organlara ve hücrelere yayılarak, onları da zehirler, hastalıklara yol açar. Damarları tıkayıp, organ ve eklemlerde toplanır. Tıkanan damarlarda akan koyu - ağır kan, organları beslemekte yetersiz kalır ve organlar, yukarıda belirtildiği gibi, "açız" diye çığlık atmaya başlar.

Hızlı Yemek, Yemeği Az Çiğnemek
Çok hızlı yemek yemek, sindirim sisteminde zararlı sonuçlara neden olabilir. Her lokmanızda, bir öncekini tamamen yutmadan, yeni bir ısırık alıyorsanız, bu çok hızlı yemek yediğiniz anlamına gelir. Eğer hızlı yemek yiyorsanız, normal hızda yemek yiyen birinin bir çatal dolusu yiyecek yemesi için geçen sürede, sizin 4-5 lokma yediğinizden haberiniz yoktur.

Karbonhidratlar, organik asitler, aromatik maddeler ve tuzların hazmı, ağızda bol enzim içeren tükürükle başlar, çiğneme esnasında enzimlerle karışır ve bir kısmı ağızdaki kılcal damarlara süzülür. Ağır karbonhidratların hazmı ağızda başlar ve midede aynı enzimlerle devam eder. Ağızda yemeğin kimyasal yapısı hakkında toplanan veriler, beyne gönderilir. Beyin bu bilgiyi analiz eder ve yemeğin hazmını programlar. Bu durumda çiğneme işlemi büyük önem taşımaktadır. Yemek ne kadar iyi çiğnenirse, beyin yemeğin tahlilini o kadar iyi yapar ve sindirim sistemini o derece iyi hazırlar. Çiğnenmiş yemeğin tadı ve kokusu ağızda dağılmalı ve kaymaya benzer bir nesne (kimus) haline gelmelidir. Bu da 15-40 çiğneme hareketi ile elde edilir.

Ağızda çok miktarda akupunktur noktası bulunur (her bir dişin dibinde 2'şer tane). Çiğneme esnasında, besinlerden ayrılan enerji, bu akupunktur noktaları vasıtasıyla vücudun genel enerji dolaşımına karışır. Bu yüzden küçük yudumlarla içmek ve küçük lokmalar halinde yemek gerekir. Su, süt, et suyu, meyve-sebze suyu, küçük yudumlarla alınıp, ağızda ılıtılır, tükürükle karıştıktan sonra yutulur. Eğer gıdalar yeterince çiğnenmezse, sindirim başından itibaren bozulacaktır.

Yemeğinizi sakin, rahatlatıcı bir ortamda yiyin, yemeğe başlamadan önce derin bir nefes alın. Üzgünken, ya da bir tartışma sonrasında (ya da sırasında) asla yemeyin. Televizyon, ya da bilgisayardan uzakta yemek yiyin. Bir sonraki lokmayı ağzınıza almadan önce, ağzınızdakini çiğneyip yuttuğunuzdan emin olun. Neden hızlı ve/veya aşırı yediğinizi anlamaya çalışın. Örneğin, hızlı yiyenlerin birçoğu daha hızlı yemek için bir kardeşiyle yarışarak büyümüştür.

Yemeği iyi çiğnemenin faydaları


Tıb ilmi, iki beyte sığdırılmıştır. Bunu söylemenin en güzeli de, sözün kısa söylenmesidir.  "Az ye"!  Yedikten sonra hazmoluncaya kadar, başka bir şey yeme. Zira şifa, yemeğin hazmolunmasında yatar. İnsanın sağlığını bozan, yemek üzerine yemek yemektir. (İbni Sina)

Ne Zaman Su İçmeli

Et, yumurta, peynir gibi proteinli yiyecekler, midede hazmı uzun süren besinlerdir. Tatlılar ve meyveler midede fazla kalmadan bağırsağa geçerek, birinci hazmını burada tamamlar. Su ise, midede vücut ısısına ulaştıktan sonra, doğrudan bağırsağa geçer. Demek ki, önce su içmeli, sonra birlikte yememek şartıyla, meyve veya tatlı, sonra salata ve yemek yenmelidir. İki çeşit yemek yeniyorsa, hafif ve sulu olanı, ağır ve kuru olandan önce yemekte yarar vardır. Önce yemek, sonra meyve/tatlı yenirse, meyve/tatlı hazmını tamamlamak için bağırsağa geçemez, midede mayalanır veya çürür ve gaz oluşturur.

İbn-i Sina, sabah ekmek yiyenlere, eti akşam yemeyi tavsiye ederdi. Ekmek ve et arasındaki vakit dilimi bu kadar uzun olmalıdır. Etle birlikte mutlaka ekmek yenecekse, önce ekmeği et suyuna batırarak yemeli, sonra et yenmelidir.

Yemekten sonra su içince, su bağırsağa geçemez, midenin genişlemesine, mide asidinin seyrelip, zayıflamasına, hazmın uzamasına sebep olur. Yemek arasında su içmek de doğru değildir, çünkü yemekte su içen, yemeği iyi çiğneyemez. Gerektiği kadar çiğnenmemiş yemek, mideye, bağırsaklara ve dalağa zarar verir.

Yemekten 1,5-3 saat sonra su içmek daha uygundur. Zaten 1,5-3 saat sonra midenin hazmı sona yaklaşınca, yani yemek ikinci hazma hazır hale gelince, insanın su istemesi normaldir, su içmek için doğru zaman dilimi de budur. Ancak yemek kuru ise, o zaman çiğnenip, yutulan her lokmadan sonra, bir yudum su içmekte zarar yoktur. İsteyenler, yemekten sonra birkaç yudum su içebilirler.


Kaynak: Aidin Salih/ Gerçek Tıp (İnternette Derlenen Bilgilerden Özet)