11 Kasım 2016 Cuma

D Vitamini





ABD Ulusal Sağlık Kurumu Sitesi’nde yayınlanan bilgiye göre D vitamini eksikliği ya da yetersizliği küresel bir sağlık sorunu. Dünyada bir milyardan fazla kişide D vitamini eksikliği ve yetersizliği bulunuyor. Buna rağmen ne hükümetler ne de sağlık kurumları genel ve ciddi olan bu acil sağlık sorunu için halkı uyarmıyorlar!
Şubat 2015’te, ABD Beslenme Önerileri Komitesi’nin ABD Sağlık ve Sosyal Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı için hazırladığı raporunda D vitamininin gebeler için önemi vurgulanmakta, kemik ve kas gelişimi dışında, 2000 gene etki ettiği ve toksik düzeylerinin henüz gösterilmediği bildirilmektedir.
Yani, son raporlarda D Vitamininin toksisitesi olmadığı, toksik olduğunu gösteren bir çalışmanın da bulunmadığı, üst sınırın kaldırıldığı belirtiliyor (bakınız USDA ABD hükümetine sunulan Şubat 2015 raporu.)

Kanser doktorları da D vitamini öneriyor! California Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde yapılan bir araştırmada, onkologlar kemoterapi yapmadan önce kanser hastalarının önce D vitaminlerini yükseltiyorlar, o zaman kemoterapinin yan etkilerinin daha az görüldüğünü ve hastaların kemoterapiye daha iyi tolere ettiklerini belirtiyorlar.

Yağda eriyen bir vitamin olan D vitamini, cildimizde güneş ışığının etkisi ile üretilir.

D vitaminin görevlerini şöyle sıralayabiliriz:
• Tüm vücut organ ve dokularında D vitamini reseptörleri bulunur ve hücrelerde bulunan genlerin normal olarak çalışmalarını düzenler.
• Kanlarında düşük düzeylerde D vitamini bulunan kişilerin, kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskinin fazla olduğu gösterilmiştir.
• Obez yetişkinlerin ve şeker hastalarının kanlarında D vitamini düşük olarak bulunmuştur.
• D vitamini, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. D vitamini eksikliği olan kişilerin alerji, otoimmün ve kanser hastalıklarına yakalanma riski yüksektir.
Kanada hükümeti, 2009 yılında domuz gribi aşısı yerine, halkın
bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek amacı ile onlara D vitamini takviyesi sağlamış, kimseye domuz gribi aşısı yaptırmamıştır.
• Kuvvetli bir antioksidan olan D vitamini, organizmayı serbest oksijen radikallerinin zararlarından korur.
• Yaşlılarda sık olarak rastladığımız dengesizlik nedeni ve bunun sonucu düşmelerinin de D vitamininin eksikliğine bağlı olduğu bildirilmiştir.
• Şeker hastalarının kandaki D vitamini normal düzeylerde olduğunda, kan şeker kontrollerinin daha kolay olabildiği de gösterilmiştir.

D vitamininin normal düzeyleri nelerdir?
Herkes doktorları ile test yaptırıp eksiklik varsa ona göre takviye almalıdır. D vitamini (gün ışığı hormonu) eksikliği giderilmelidir. Kanda D vitamini düzeyi 100 ng/ml üzeri olmalıdır ve bu herkes için aynıdır. Herkes doktorlarıyla tahlil yaptırıp D vitamini eksik olanlar, takviye alacak.
Yaz ya da kış aylarında normal şartlarda kanda D vitamini düzeyinin en az, 100 ng/ml’nin üstünde olması gerekir.
Sağlıklı doğal yağlar yendiği zaman, D vitamini ile birlikte yalnız yağda eriyen ve emilebilen A, E, K vitaminleri de organizmaya girer. Yiyeceklerimizle almış olsak bile, sağlıklı yağları yemediğimiz zamanlarda bu vitaminlerin vücudumuza girmesi mümkün değildir.
Bilhassa kilolularda D vitamini eksik. Önemsenmeyen gizli bir engeldir. D vitamininiz düşükse kilo veremezsiniz.

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay
Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı
Karatay Sağlık Kitaplarının Yazarı

Hangi Besin Hangi Ayda Yenir?

Bu bilgiye ulaşmak için:

Leptin Hormonu ve Salgılanması İçin Yapılacaklar


Çok basit bir anlatımla, bir şeyler yediğimiz zaman pankreasımız önce 2 saat insülin hormonunu salgılıyor. Ardından 2 saat da glukagon denen hormon salgılanıyor. Yemek yememizden 4 – 5 saat geçip insülin ve glukagon salgıları tamamlandıktan sonra işte bizi zayıflatan LEPTİN hormonu salgılanmaya başlıyor. Leptin hormonu bizim depolarımızdaki yağları kullanarak vücudumuzun enerjisini sağlıyor. İşte biz (Karatay Sağlıklı Beslenmesini uygulayanlar) böyle fazla kilolarımızdan kurtuluyoruz.

Leptin hormonunun gece salgılanabilmesi için yemeğimizi en geç 19:00 – 20:00 de yiyip bitirmiş olmamız lazım. Buna göre 20:00 – 22:00 arası insülin salgılanacak,
22:00 – 00:00 arası glukagon salgılanıyor olacak ve saat 00:00 veya 01:00 den sonra da Leptin salgılanmaya başlayacak.
Leptin hormonu en fazla bizim derin uykuda olduğumuz 02:00 – 05:00 saatlerde arası salgılanıyormuş.

Leptin hormonunun gündüz de salgılanmasını istiyorsak günde 2 veya 2,5 öğün yiyor olmamız öğünler arasındaki zamanı açmamız gerekiyor. Bu konuyu bir örnekle açıklamaya çalışalım.
Saat 09:00 da kahvaltı yapan bir kişinin saat 11:00 ‘e kadar insülin hormonu salgılanacak. 11:00 – 13:00 arası 2 saat de glukagon hormonu çalışıyor olacak.
13:00 – 14:00 den sonra yağlarımızı yakacak leptin hormonu devreye girebilecek. Tabii ki ağzımıza 9 dan sonra hiçbir şey atmadıysak.
13:00 – 14:00 ‘den sonra yemek yemeyi açlık hissetmeden uzatabildiğimiz her sürede leptin depodaki yağlarımızı kullanarak enerjimizi sağlıyor olacak.
Saat 16:00 da yemeğimizi yiyor olursak 2-3 saat leptin sayesinde yağlarımızı yakmış olacağız. Yemeği saat 17:00 gibi yiyecek olursak bu sefer de 3-4 saat depodan yemiş olacağız. İşte onun için 2 öğün sağlık demişler. Yeter ki bir önceki öğünümüzde yeterince ve doğru şeyler yemiş olun ve leptinin salgılandığı süre içinde beyniniz “bu kişi acıktı, yemek gelmiyor tasarruf moduna geç” sinyalini göndermemiş olması lazım. Acıktığınız anda hemen yemeğinizi yiyin.

Lütfen leptin hormonunuzun salgılanmasına olanak sağlayın ve günde iki öğün yemeye çalışın. İlk başlangıçta 3 öğün hatta 2,5 öğün yiyebilirsiniz ama gündüz de fazla yağlarınızı yakmak sizin elinizde. Biz ilk başladığımızda bir yıl civarında 2,5 öğün, daha sonra da 2 öğün yedik ve halen 2 öğün olarak devam ediyoruz. .

Şunu hiç unutmayın aralarda bir şey yemeyip ağzınıza şekersiz denen tatlandırıcılı sakızlardan bile atmış olsanız beyin “bu şeker yedi” sinyalini göndererek insülin salgısını başlatacak ve o anda leptin hormonunuz faaliyette ise faaliyetine son verip yerini insüline bırakmış olacaktır. İki öğün arasında size ikram edilen en ufak bir nesneyi leptin hormonunuzun salgılanmasının devam etmesini istiyorsanız lütfen yemeyin.

NOT: Bu bilgiler Karatay Diyeti kitabından öğrendiklerimizden yorumlanmıştır. Facebook “Sağlıklı Yaşıyoruz” sayfasında bir çok kez dile getirilmiştir. Daha ayrıntılı öğrenmek için Karatay Diyeti kitabını okumalısınız, hatta bunların anlatıldığı bölümleri birkaç kez okumalısınız.
(
Sağlıklı Yaşıyoruz Sayfasından Okan&Nurçin Çağlar)

Kaynak:http://woto.com/oneriler

Karatay Beslenmesiyle Vücudumuzda Neler Olur?




1. AÇLIK hissetmeyiz.
2. Ara öğün olarak göbek yağımızı ve iç yağ depolarımızı kullanırız.
3. Uzun süre acıkmayız- verdiğimiz kiloları geri almayız-
4. Yağlarımız daha hızla erir.
5. Kilomuzu daha hızlı veririz. Kilo verilir alınmaz ve verilen kiloda kalınır.
6. Belimiz incelir ve ince kalır.
7. Hiç bir şekilde halsiz, isteksiz,- sıkıntılı ve umutsuz olmayız.
8. Kaslarıımız erimez.
9. Su kaybımız olmaz.
10. Karaciğer yağımız erir.
11. Metabolizmamızda yavaşlama olmaz.
12. Bütün gün dinç ve enerjik hissederiz, halsizlik ve bitkinlik olmaz.
13. Rahatlıkla fizik aktivitemize devam edebiliriz.
14. Gün boyunca kan insulin düzeyi düşük kalır.-acıkma hissi olmamasının nedenidir-
15. Kan İnsülin ve Leptin düzeyleri normale döner.
16. Yağlarımız depolanmaz, erimeye devam eder. -Enerji sağlamak için kendi yağlarımız yanmaktadır-
17. Kan şekerimizde iniş çıkış olmaz. –acıkma hissi yok olmuştur-
18. Kan yağlarımız normalleşir: HDL yükselir, Trigliseridler düşer.
19. Barsaklarımız düzenli çalışmaya başlar.
20. Obezite önlenmiş olur.
21. Obezite sonucu gelişen tüm sağlık sorunları ortaya çıkmaz, çıkmış olanlar da düzelir.
22. Tansiyonumuz normalleşir.
23. Kalp hastalıkları görülmez.
24. Felç, inme görülmez.
25. Her türlü kanser oluşmaz.- aşırı kilo kanser nedenidir-
26. Şeker hastalığı gelişmez, varsa şeker kontrolü daha kolay olur, hatta düzelir.
27. Şeker hastalığına bağlı tehlikeli komplikasyonlar azalarak yok olur.
28. Eklem ağrıları, artrit gelişmez.
29. Düşüncelerimiz beraklaşır.
30. Uykularımız düzene girer, horlama biter.
31. Vücut bağışıklık sistemi güçlenir.
32. Bakteri,virus, alerji yapan ve kanser yapan etkenlerle hastalanma zorlaşır.
33. Hastalanınca da kısa süre içinde sağlığımızı kazanırız.

Kaynak: canankarataydiyeti.com

Glisemik indeksi yüksek besinler






Eğer kilo vermek ve hayat boyu verdiğimiz kiloda kalmak istiyorsak; önce mutfak dolapları ve buzdolabını yüksek glisemik indeksli yiyeceklerden arındırmamız gerekir. Daha sonra da bu yiyecek ve içecekleri satın almamak, evimize, mutfağımıza, buzdolabımıza ve vücudumuza sokmamak şarttır!
Evimize ve mutfağımıza hiçbir zaman girmeyecek olan ve 7’den 70’e herkesi ilgilendiren, yüksek glisemik indeksli (Gİ=100) yiyecekler ve içecekler hangileridir, biliyor muydunuz?

1. HER TÜRLÜ EKMEK, SİMİT, TOST, KURU VE YAŞ PASTALAR.
2. PİRİNÇ PİLAVI.
3. MAKARNA, BÖREK.
4. ŞEKER, ÇİKOLATA VE HER TÜRLÜ TATLI.
5. REÇELLER, BAL.
6. PEKMEZ.
7. TATLANDIRICILAR.
8. ÜZERİNDE DİET YAZAN HER YİYECEK VE İÇİCEK.
9. TAZE SIKILMIŞ VE HAZIR MEYVA SULARI.
10. BÜTÜN ŞEKERLİ VE GAZLI İÇECEKLER. (KOLA, GAZOZ vs.)
11. PATATES, MISIR.
12. TAVUK.
13. KARPUZ, KAVUN.
14. HER TÜRLÜ KIZARTMA.
15. HAZIR ÇORBALAR.
16. SUCUK, SALAM, SOSİS, FÜME ET VE BALIK.
17. YEMEKLER PİŞİRİLİRKEN TERBİYE YAPILMIYACAK.
18. SÜT TOZU, KREMA


Kaynak:canankarataydiyeti.com

6 Kasım 2016 Pazar

Güveçte Türlü



Malzemeler;
500 gr kuzu kuşbaşı et – az yağlı
1 adet patlıcan – alacalı soyulup, iri küp doğranmış
300 gr taze fasulye
150 gr bamya
2 adet orta boy soğan – iri doğranmış
2 adet sivri biber – iri doğranmış
5-6 diş sarımsak – üzerlerine vurulmuş
2 adet domates – soyulmuş, küp doğranmış
2 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
Tuz
Karabiber
Zeytinyağı
1 yemek kaşığı tereyağı

Hazırlanışı;
Tencereye ateşin üzerine alın, zeytinyağı ilave edip, etleri kavurun. Tuz, karabiber ve salçaları ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun.
Patlıcanları alacalı soyun ve iri iri küpler halinde doğrayın, patatesleri patlıcanlardan biraz daha küçük küpler halinde doğrayın.
Güvece sırasıyla biber, soğan, patlıcan, sarımsak, bamya ve fasulyeyi ekleyip çevirin. Tuz ve karabiberi ekleyin, karıştırın.
Küçük güveç kaplarına bölüştürüp üzerine tereyağını küçük küpler şeklinde yerleştirip 
180 derecede önceden ısıtılmış fırında 40-45 dakika pişirin.

Hamsi Kuşu





Malzeme:
Hamsi
Taze soğan
Yeşil Zeytin

Yapılışı:
Hamsileri ayıklayın. Bir balığı içi üste gelecek şekilde yatırıp üzerine ince kıyılmış taze soğan, maydanoz ve yeşil zeytini gorselde gördüğünüz koyun. Başka bir  balikla üstünü kapatin.
Izgara veya fırında kizarana kadar pişirin.

Kaynak: Anonim